4 Comments
User's avatar
Athena🪐's avatar

İyi ki varsınız ya iyi kiii✨

Expand full comment
Betül Bayraktar's avatar

Cheers!

Expand full comment
Muhammed Ikbal Kavak's avatar

Eskiden İngilizce konuşamıyordum sanıyordum, ama bir süre sonra fark ettim ki asıl mesele dil bilmemek değil, konuşmayı denememekmiş. Problem, başka bir dili öğrenmekten çok, onu kullanma cesaretini gösterememekteymiş.

Zamanla bu farkındalıkla birlikte bazı kaynaklara denk geldim. Özellikle diksiyon, hitabet ya da dublaj eğitimi veren yerlerde eğitmenler öğrencilerine şöyle görevler verirmiş:

“İşlek bir caddede yürürken, hiç tanımadığın bir yöne doğru bakıp yüksek sesle bir isme seslen. Gerçekten birine sesleniyormuş gibi.”

Hatta bazen daha da ileri giderlermiş: “Git birine yaklaşıp ‘Ben senin oğlunum’ de.”

Amacın ne olduğu ilk başta anlaşılmasa da bu egzersizlerde asıl hedef, rezil olma korkusunu yenmek.

İlk seferde insanın içi titriyor. Kalabalık dönüp bakıyor. Utanıyorsun. Ama bunu birkaç kez tekrar ettikten sonra fark ediyorsun ki; özgüven, kelimelerden önce geliyor. Ve bir kere kazanınca, konuşmak da kendiliğinden geliyor.(TABİ OZAMANLAR KENDİMDE KEŞFETTİĞİM ŞEY BUYDU AMA BEN BÖYLE UYUGULAMALAR YAPMADIM, BU DURUMU FARKETMEM DÜZELMEM İÇİN YETERLİ OLDU VE MÜKEMMELLİYETÇİLİKTEN DE BU FARKINDALIKLAR İLE KURTULMAYA BAŞLADIM)

Expand full comment
Rustem Temriyev's avatar

Çok güzel bir tespit. Esas problem cesaret ve hata korkusu.

YouTube'ta bir videoya denk gelmiştim. Eğitimci, öğrencilerden eczanelere girip "Pardon, et var mı?" şeklinde soru sormalarını istiyormuş. 😀 Orada da bitmiyor; aynı eczaneye tekrar girip "Peki tavuk var mı?", "Sucuk var mı?" tarzında saçma soruları sormaları gerekiyormuş. Bu da değişik bir yöntem!

Expand full comment